Bu gün sabah 05.30’da Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde, kasasında
tarım işçileri taşıyan kamyonet, süt tankeri ile çarpıştı. Şerit ihlali yaptığı
söylenen tanker ile çarpışan kamyonette
bulunan 13’ü kadın 15 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı. Belediye
Başkanı ilk açıklamasında, "Bu yol dar ve problemlidir. Yıllardır sıkıntı
yaşıyoruz ve inşaat halen devam ediyor. Yılan hikayesine döndü bu iş. Devlet
büyüklerinden bir an önce bu inşaatın bitirilmesini istiyoruz. 1 yıl içinde
10-15 kaza oldu ve 20'nin üzerinde kayıp var. Bu yol ölüm yolu
olmuştur..." demiş. (www.haberler.com) Duble
yollarımızla övündüğümüz memleketimizde yollar her gün can almaya devam ediyor.
2015 Haziran ayında basına yansıyan ve bizim gördüğümüz çarpışma haberlerinin
derlemesinden çıkan sonuç, 262 kişi yollarda hayatını kaybetmiş, 1.542 kişi
yaralanmış. Günlük ve mevsimlik olarak, biz her gün yollarda ölüyoruz ve sadece
istatistiklere giriyoruz. Oysa
denetimler, yönetmeliklerde yazdığı şeklinde yapılmış olsaydı, belki ölmezdik
bu kadar çok yollarda.
2010 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Geçici
Tarım İşçileri için bir eylem planı
hazırlamış. Ulaşım ile ilgili
hazırladıkları hedeflerini ve faaliyetlerini belirlemiş. 1. Hedef olarak,
mevsimlik gezici tarım işçilerinin ulaşımlarının ucuzlatılmasını belirlemiş.
Bunun için Demiryollarından yararlanılması, seferlerin artması, bekleme
alanlarının yaratılmasını da faaliyetleri olarak yayınlamış. Gezici tarım
işçilerinin yol güvenliklerinin artırılmasını da 2. Hedef olarak belirlemiş. Faaliyetleri
kısmına da tarım işçilerini taşıyacak araçlarla ilgili düzenlemelerin
yapılacağı, denetimlerinin yapılacağı, uygun olmayan yollardan yolculuk yapmalarının
engelleneceği ve gereksinim halinde kamuya ait tesislerde geçici konaklama
yaptırılacağı yer almış. (http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/ShowProperty/WLP%20Repository/csgb/slogan/dosyalar/dokuman4) Aradan geçmiş 5 yıl, Demiryolları aktif hale
geleceğine atıl hale gelmiş, araçlarla ilgili düzenlemeler ve denetimler ise
bir proje olarak dosyalarda kalmış. 2014 bir rapor hazırlanmış ve Meclis’e
sunulmuş. METİP’e (Mevsimlik Gezici Tarım
İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi) ödenek de
aktarılmadığına dikkat çekilmiş, Meclis
raporunda, “Oluşturulan yapının bir proje olarak kurgulanması ve ödeneği
aktaran kurumun ödeneği kullanan kurumu denetleyemediğinden tahsis edilen
ödeneklerin etkin ve verimli kullanılması da sağlanamamıştır” denilmiş. (http://zete.com/tbmmden-mevsimlik-iscilerle-ilgili-carpici-rapor-metip-projesi-etkin-calistirilmadi/) Birkaç gün medya ve karar vericiler bu konu
ile ilgili açıklamalar yapar, medya kuruluşları dosyalar hazırlayıp yayınlar, sonra
istatistiklerin, proje dosyalarının arasına koyarlar ve biz yine devam ederiz
yollarda ölmeye.
Her çarpışma sonrası, kayıp ve yaralanmanın ardından bir
de yargı, sigorta, rehabilitasyon süreci başlar. 15 insanın yaşamını kaybetmesi,
2 insanın da yaralanması ülkemiz gündeminden hemen kalkar. Birkaç günlük
denetim ve önlemler kısmi olarak belki devam eder ama bu çarpışma ile
istatistiklere giren trafik mağdurları uzun ve yıpratıcı bir sürece girer. 1
Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Zorunlu Trafik Sigortası ile artık
tüm tedavi masrafları SGK tarafından karşılanacak ve trafik sigortasının hiçbir
yükümlülüğü olmayacaktır. 2 yaralının uzun süreli tedavisi olacak ve bakıma
gereksinimi olacak ise bununla ilgili hiçbir destek almayacaktır sigortadan.
Kamyonetin eğer taşıma sigortası yoksa vefat tazminatları için de uzun yıllar
sürecek dava süreci ile karşılaşacaklardır. Kamyonet sürücüsüne açacakları
manevi tazminatı davasından sonuç çıksa bile, sürücünün üzerinde malı mülkü yoksa
bu bedel de alınamadan yok olacaktır. Bizim kanunlarımızda manevi tazminatlar
ödenmediği takdirde, zaman aşımı sonunda dosya ile birlikte kapanıyor ve dosyayı
açık bırakmak için sürekli icra işlemi yaptırsalar bile, sanıklar üzerlerine
mal almayıp, banka kullanmadan hayatlarını geçirebiliyor çünkü ödemeleri
gereken parayı ödemedikleri zaman kanunda hiçbir yaptırım yok. İşte tüm bu
nedenlerle, biz trafik kazası demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi
öngörüyor. Oysa yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeni ile
meydana geliyor. Kamyonetin ayakta bu kadar insanı taşıyamayacağı baştan öngörülebiliyor,
o zaman neden hala “kaza” diyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder