Çiçekçi Mehmet Emin Kaya 11 Temmuz 2015 tarihinde saat 3.30
da, muhtemelen alkollü, sorumsuz ve güya bir hukuk öğrencisi tarafından
öldürüldü. Buna kimse kaza diyemez, çünkü arabayı orada bırakıp, elini kolunu
sallaya sallaya kaçtı ve işin komiğin hala yakalanmadı. Babası açıklamış,
psikolojik tedavi görüyormuş, bitince kendi eliyle teslim edecekmiş, ey katilin
babası senin oğlunun psikolojisi bozulmuş ama Mehmet’in hayatı bitmiş ve Mehmet’in
hayatını senin oğlun almış. Belki istemeden almış ama o arabadan çıkıp
gitmesiyle, Mehmet’i orada bir başına bırakmasıyla, silahla vurması arasında
bir fark kalmamış.
Suat’tan bir köşe önce olmuş çarpışma, Feride geçidinde,
Suat da Mark’s&Spencer önünde, Mehmet 34 yaşındaymış, Suat 35, Mehmet’e 3.30’da çarpmış, Suat’a 3.43…
Mardin’liymiş aslen Mehmet, ailesi İzmir’e taşınmış. 15 yıl, Barış Büfenin karşısındaki çiçekçide
çalışmış, Ziraat bankasının önündeki, çok iyi bir çocuktu diyor tanıyanlar. Evlenmek
için ayrılmış, evlenmemiş ve 2 yıl önce Feride Geçidinin orada kendi tezgahını
açmış. Ailesi çiçekçileri gezmiş, kimseye borcu var mıydı diye, alacağı çıkmış Mehmet’in,
toplanan para ile hayır yapacakmış ailesi. Anlaşmak için haber göndermiş
katilin babası, Mehmet’in ailesi olmaz demiş, anlatıyorlar, yeraltındanmış
babası, korkutuyormuş ama Mehmet’in ailesinde öğretmenler, avukatlar var, hapse
girmesini istiyorlar diye…
Bu basit bir trafik çarpışması davası değil, en iyi
olasılıkla bilinçli olarak bir insanın yaşamına kast etmek. Ağır cezada
yargılanması gerek. Teslim olduğu anda hapise girmesi gerek. Mehmet’in
ailesinin araca tedbir koydurması ve inceleme istemesi gerek. Alkol 3 günde
vücuttan temizlenir ama uyuşturucu 3 ay kıl kökü testi ile tespit edilebilir,
mutlaka kıl kökü testi istenmesi gerek. Giden
gitti, kalanı kurtaralım mantığının işlememesi gerek bu davada. Yapanın da ceza
aldığı bir sonuç olmalı artık yargıda. Baba oğlunu koruyor ya da koruduğunu
sanıyor ama bu arada başka insanları tehdit ve korkutma yolu ile baskı yapmaya
çalışıyor, oysa bu ülkede bir devlet varsa, adalet denilen bir sistem varsa,
kimsenin hakkı zorbalıkla alınmaz, alınmaması gerek.
Ben bu filmin benzerini 9 yıl önce yaşadım, o zaman ağır
cezada dava görülsün diye 3 kez üst mahkemeye başvurmuş ve sonunda kabul
ettirmiştim ama ihmal sonucu kasten adam öldürmekle açılan dava sonunda 2.6 yıl
ceza ile bitmişti. Haklıyken haksız duruma düşerek ve yargı ile ilgili tüm iyi düşüncelerim yok olarak bitti benim
davam. Manevi tazminat hala açık ve
dosya kapanmasın diye , hala uğraşıyorum. Bir gün mutlaka bu ülkede de çarpıp
kaçmak 2. Derece cinayet olarak yargılanacak ve Mehmet’in davasında da yasada
yer alan ve olması gereken karar uygulanacak.