5
ÖĞRETMEN VE 1 SÜRÜCÜ YOL KURBANI!
NEDEN
DİYE BAKINCA İLK GÖRÜNEN “ BARİYER YOK”
Yine bir ÇARPIŞMA haberi ile güne başladık.
Malatya-Adıyaman
karayolunda öğretmenleri taşıyan minibüs ile TIR’ın çarpışması sonucu meydana
gelen kazada 6 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı.
Haberleri izledikten
sonra emniyet yetkilileri ile
görüştüm. Akşam hava kararmış, yol buz
tutmuş. Asfalt bozulmasın diye tuzlama yapılmamış. TIR sürücüsü biraz hızlı
seyrediyormuş. Araç kaymış ve karşı yöndeki yola geçmiş. Servis aracı sakin, seyir halinde kendi şeridinde. İçinde
öğretmenler ve sağlık personeli varmış.
Birden TIR çıkmış karşısına ve çarpışmışlar. 5 öğretmen bir de servis şoförü hayatını
kaybetmiş. Ayrıca 4 de yaralı var. Anneleri, babaları, eşleri, evlatları ve de
öğrencileri yani onları bekleyenleri büyük bir yasa boğmuşlar. Biz de sabah haberlerine 5 öğretmenin kaybı
ile başladık. Yol kurbanı olan 5
öğretmenin kariyerlerinin başlarında olduğunu ve çok genç olduklarını da
haberlerden öğrendik. Oysa onların da
çok fazla hayali ve gelecek planları vardı. Onlar da “hoşça kal bile diyemeden”
ve yol kurbanı olarak gittiler. Geride pek çok anı bırakarak ve yakınlarını
trafik mağduru olarak…
Haberlere ve yayınlanan
fotoğraflara bakınca ilk dikkati çeken yolda Bariyer olmamasıydı. Yine Trafik
Sistemimize takılan umutlar ve yol kurbanları.
Bu sefer de bölünmüş yola BARİYER kurulmaması 6 kayıp ve 4 yaralıya
neden oldu…
Oysa çok basit bir
işlemdi, YOLUN ORTASINA BİR BARİYER KOYMAK.
Çünkü çarpışma her zaman olabilirdi. Yolda seyir halindeyken aniden bir
yaya ya da hayvan çıkabilir, sürücü kalp krizi geçirebilir, yorgun olabilir ve
böylelikle direksiyon hakimiyetini kaybedebilirdi. Bu durumlarda genelde araç,
ya yolun kenarına düşerdi ya da karşı yöndeki yola geçerdi. Çok basit bir önlem
bu aslında, trafik güvenliğini düşünerek yol yapmak için, olmazsa olmazlardan
bir tanesi. Ben bir yol mühendisi ya da teknik eleman değilim ama çok basit bir
mantık çerçevesinde düşününce eğer bir yol yapıyorsam ve bu yol da bölünmüş bir
yol ise, bu durumda iki yönü ayırmak için ortaya bariyer koymam gerekir. Yolu
yapan görevlilerin yapması gerekende buydu sadece.
Kısacası, basit
mühendislik bilgisi ile, 110 km/s hız limiti olan (%10 toleransla 121 km/s) iki
yönlü yol yapıyorsanız, ortasını birbirinden ayırırsınız! Böylelikle de
öğretmenlerin ölümünü önlersiniz!!
Neden
bariyer konmazın bir açıklaması var mı
acaba?
Bölünmüş yollar
yapıyorlar, trafik çarpışmalarını azaltıyoruz diye haberler çıkıyor ama inandırıcı gelmiyor nedense.. 6 şeritli yol yapıyorsunuz, ikiye
bölüyorsunuz ve ortasına bariyer koymayıp, 120 km/s hızda seyreden araçları
çarpıştırıyorsunuz! Yapılan yollar “Güvenli Yollardan” “ Ölüm Yolları”na dönüşüyor.
Öğretmen yakınları
haklarını ararken BARİYER olmaması konusunu
göz önünde bulundurarak yargının dayanılmaz yıpratıcı sürecine
başlayacaklar. Yol kusuru davada mutlaka yer alacak ama hepimizin de göz önünde
bulundurması gereken bir taraf var. Bu yolları hepimiz kullanıyoruz. Biz kurallara uysak da bir şekilde trafik
çarpışmaları oluyor. Yolların bariyersiz yada her hangi bir ayraç olmaması
durumunda yüksek hızda araçlar çarpışıyor ve ölümlü çarpışmalar meydana
geliyor. oluyor. Dün 3 kişi bugün 6 kişi, yarın kaç kişi??? Birgün sizi, bir
gün bizi.. Tıpkı rus ruleti gibi..
BİLGİ
NOTU
Karayolları Genel
Müdürlüğü bölünmüş yollar yaparak trafik çarpışmalarını azalttığını iddia ediyor. Belki de doğrudur
ancak hızlı şekilde yolların döşenmesi (ki bir çok yolun projesi bile
çizilmeden inşasına başlandığı ve bitirildiğini yine basın haberlerinden
biliyoruz) karayollarının güvenlik bileşeninin ihmal edilmesi sonucunu
doğuruyor.
Bölünmüş yol için seçili
güzergahta önce 4, 6 veya 8 şeritli kocaman bir yol yapılıyor. Sonra yolun
ortasına iki çizgi çiziliyor. Hız sınırı bazen 90 da tutluyor bazen de 110 da,
bu toleransla birlikte polis denetimlerinde 100 ve 121 km/s anlamına geliyor.
Bu hızda seyreden araçların herhangi bir durumda birisinin direksiyon
hakimiyetini kaybederek karşı yöne geçmesi durumunda ölümcül çarpışmalarla son
buluyor.
Kış aylarındayız, yollar kaygan, buzlu.. Karayolları ekipleri
çoğu zaman polisin tuzlama yap uyarısını takmıyor. Yolları tuzlarsak asfalt
bozulur diyorlar. Son 10 günde bir çok meydana gelen çarpışmaların nedeni hep
zemindeki buzlanma neticesi direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi. Bu durumda
çarpışma kaçınılmaz oluyor. Ancak direksiyon hakimiyetini kaybeden aracın karşı
yöne geçmesini engelleyecek olan da KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Basit bir
önlem: mühendislik: bariyer konulması.
Ne eğitim, ne denetim gibi
zorlu bir yanı yok bunun. Sadece mühendislik.
Bu tür yollarda bariyer neden
bulunmaz? Bir yetkiliye soruyoruz, kış aylarında yolların kar temizliğinde
zorluk yaşanıyor, bundan olabilir deniliyor. Bir tarafta insan hayatı, bir
tarafta temizlik.
O kadar çok insan can
veriyor ki bu bariyer eksikliğinden. Artık birilerinin buna bir DUR demesi
lazım. Artık KARAYOLLARI yollarımızı güvenli yapsın. Bariyer koysun,
öğretmenlerimiz insanlarımız ölmesin hayatlarımız umutlarımız sönmesin ne olur
Karayolları ne olur!!!
Ve
biz “kaza” kelimesini kullanmıyoruz!
Biz trafik kazası
demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa yaşananların
hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeni ile meydana geliyor. Kırmızı ışıkta
geçerseniz, bir çarpışmaya neden olursunuz, hızınızı kontrol edemeyecek şekilde
artırırsanız, istenmeyecek sonuçları ortaya çıkarırsınız. En basit önlem olan
emniyet kemerinizi takmazsanız, çarpışma sırasında yaralanma ya da ölüm riskini %40-%65 oranında
artırırsınız. Birisine çarpıp kaçarsanız “bir insanın yaşam hakkını elinden
alırsınız”.
Yani tüm bunlar öngörülebilir
sonuçlar o zaman neden hala “kaza” diyoruz.